5. Orta Anadolu İşletmecilik Kongresi, Tokat’ta başladı. Kongrede konuşma yapan Prof. Dr. Feyzullah Eroğlu, 21. yüzyılda küreselleşme ile beraber bütün dünyanın zenginlerinin birleştiğini, sermayede hareketlerinde zengin ülkelerin sermaye ve mallarının dolaştığını ifade ederek, “Denizli’nin kendine mahsus bir markası yok. Dünyanın dev tekstil firmalarının taşeronluğunu yapıyorlar” dedi.

Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü tarafından organize edilen “Küresel İşletmeler” ana konulu 5. Orta Anadolu İşletmecilik Kongresi’ne 42 üniversite ve kuruluştan yaklaşık 100 akademisyen katıldı. GOÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Karkacıer, küreselleşme bir yönüyle demokrasi, insan hakları, piyasa ekonomisi gibi değerlerin küresel düzeyde egemen olması anlamına geldiğini, diğer yönüyle ise de şiddetin, bulaşıcı hastalıkların ve büyük güçlerin ekonomik, siyasi ve kültürel egemenliğinin pekişmesi olarak görüldüğünü kaydetti.

GOÜ Rektörü Prof. Dr. Zehra Seyfikli ise kongrenin kendi açılarından en önemli katkısının üniversitenin tanıtımı olduğunu söyledi. Seyfikli, Yükseköğretim Kurulu’nun yaptığı sıralamada 16. sıraya yükseldiklerini ifade ederek, “Yine aynı sıralamada fizik bölümümüz Türkiye’de 2. sıraya yerleşti. Kelkit havzasına yönelik çok ciddi projeler ve çalışmalar başlattık. TÜBİTAK, DPT ve Avrupa Birliği’nden alınan projelerde adeta patlama yaşadık” diye konuştu.

Tokat Belediye Başkanı Doç. Dr. Adnan Çiçek, işletmeciliğin bilgiye dayandığını ve bilgi olmadan işletmecilik yapmanın çok zor olduğunu belirterek, “Bugün ülkemiz çok daha farklı bir düzeye gelmiştir. Ülkemizin içersinde bulunduğu makro ekonomik koşulların zaman zaman işletmeciliğin gelişimi üzerinde çok ciddi olumsuz etkileri olsa bile yinede bugün geldiğimiz noktayı fazlası ile önemsememiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Feyzullah Eroğlu, konuşmasında gelişmiş batı ülkeleri; ABD ve AB eksenindeki zengin ülkelerin bütün dünyayı yeniden paylaşmak istediklerini öne sürdü. Prof. Dr. Eroğlu, 21. yüzyılda küreselleşmeyle beraber bütün dünyanın zenginlerinin birleştiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Küreselleşme süreci bu zenginleşmenin dünya üzerindeki paylaşımını biraz daha garanti altına almak. Bu anlamda sermaye hareketlerini serbest bırakılması isteniyor. Böylece ülkeler arasında hiçbir sınır tanımaksızın sermayenin, malların, kültür ve bilginin akışı sağlanmaya çalışılıyordu. Dolayısıyla küreselleşme süreci dünyada en önemli güç haline gelen paranın, bilginini, kültürün ve ürünlerin sınır tanımaksızın dünya üzerinde serbestçe dolaşması şekilde son derce ayartıcı, baştan çıkartıcı hoş gelen bir söylem var. Ama buraya baktığımızda hangi para serbestçe dolaşacak, hangi ürünler, mallar, bilgi ve kültür dolaşacak. Bundan 10 yıl önce küreselleşmenin yanında yer almak gibi durumdaydık. Fakat uygulamaya baktığımızda az gelişmiş ülkelerin kendi içerisindeki korunma mekanizmalarını kırmaya yönelik ayartma ve baştan çıkartmadan başka bir şey değil.”

Sermaye hareketlerine bakıldığında zengin ülkelerin sermayesinin dolaştığını kaydeden Eroğlu, Türkiye’de bazı tekstilcilerin, dünya markası dev tekstil firmalarının taşeronluğunu yaptığını ve küçük yaşta kız çocuklarının kayıt dışı olarak çalıştırıldığını iddia etti. Eroğlu, “Ben Denizli’den geliyorum. Denizli’nin kendine mahsus bir markası yok. Dünyanın dev tekstil firmalarının taşeronluğunu yapıyorlar. Korkunç da bir sömürü var. 15-16 yaşındaki küçük kız çocukları, ailenin geçimine katkıda bulunması için kayıt dışı çalıştırılıyor. Şimdi hangi kültür hangi bilgi dolaşıyor. Dünyada dolaşan tek kültür var. İngiliz, Amerikan kültürü. Tokat’ta işyerlerinin ismi halen Türkçe. Denizli’de biz bunu kaybettik. Başkent çoktan elden gitti. Anadolu illeri küreselleşmeyle birlikte elden gidiyor” dedi.